Güncel Bilgilerin Bulunduğu Mini Blog

Blog Tasarımında Yapılan 9 Ciddi Hata

Başlığa okuyup bu yazıyı tasarımcılar veya kod yazarları için yazdığımı düşünmeyin lütfen. Bu yazı, hazır Blogger şablonlarını “Şablon Düzen...

Sony'nin akıllı cep telefonu bölümü kan kaybediyor!

Sony’nin  Akıllı Cep Telefonu Bölümü


Sony, cep telefonu bölümü yüzünden Eylül’e kadarki üç aylık dönemde 1,2 milyar dolar zarar ettiğini açıkladı.


Japon teknoloji üreticisi Sony, kan kaybetmeye devam ediyor. Şirket cep telefonu bölümü yüzünden Eylül’e kadarki üç aylık dönemde 1,2 milyar dolar zarar ettiğini açıkladı.


Geçtiğimiz Eylül ayında şirket, yıllık zararının, tahminlerden dört kat yüksek olacağını duyurmuştu. Şirketten yeni gelen bilgilere yıllık toplam zararının 230 milyar yen’i bulacağı tahmin ediliyor.


sony akilli telefon


Şirketten bugün yapılan açıklamada,geçen yılın aynı dönemine oranla satışların % 7,2 oranında artarak 1,9 trilyon yen’e ulaşmasına rağmen, Eylül’e kadarki dönemde faaliyet zararının 85,6 milyar yen olduğu kaydedildi. Genel satış rakamlarındaki artışın oyun ve şebeke hizmetleri satışlarından kaynaklandığını ve PlayStation 4’ün katkısını da yansıttığını belirtti.


Akıllı telefon sektöründe Apple ve Samsung gibi küresel rakipleri karşısında Sony, önemli miktarlarda gelir kaybediyor. Özellikle Çin’deki akıllı telefon piyasasında, yerel şirketlerin rekabeti karşısında geride kaldığı söyleniyor. Son olarak şirketin zarar ettiği pazarlarda faaliyetlerini azaltacağı söyleniyor.



Sony'nin akıllı cep telefonu bölümü kan kaybediyor!
Blog Tasarımında Yapılan 9 Ciddi Hata

Blog Tasarımında Yapılan 9 Ciddi Hata

Başlığa okuyup bu yazıyı tasarımcılar veya kod yazarları için yazdığımı düşünmeyin lütfen. Bu yazı, hazır Blogger şablonlarını “Şablon Düzenleyici”yi veya burada paylaşılan ipuçlarını kullanarak düzenleyen, standart Blogger kullanıcıları için.

 

Standart bir Blogger kullanıcısı Blogger şablon düzenleyiciyi kullanarak görsel değişiklikler yapabilir, HTML düzenleyici yardımıyla burada veya benzer sitelerde paylaşılan kod değişikliklerini yapabilir, yerleşim bölümünden istediği gadgetları ekleyebilir. Bu sayede kendine özgü br blog tasarımına sahip olabilir.

 

Fakaaaaat

 

Yukarıda belirtilen yollarla blog tasarımını özelleştiren kullanıcılara şu hataları yapmamalarını şiddetle öneriyorum.

 

hata

 

1. Yatay Menüye Çok Fazla Link Eklemek

 

Yatay menü blogun genellikle üst kısmında bulunur, ziyaretçileri önemli sayfa ve yazılara yönlendirmek için kullanılır. Buraya çok fazla link eklediğinizde blogun genişliğini aştığından tek satır olmaktan çıkar, 2-3 satır olur. Bu da hem görünüm hem de kullanılabilirlik açısından hoş bir durum değildir. Yatay menüde sadece önemli sayfalara link vermenizi, eğer fazla link ekleyecekseniz açılır menüler kullanmanızı öneririm.

 

2. Sidebar’a Aşırı Gadget Eklemek

 

Kenar çubuğu dediğimiz sidebar blog tasarımının en önem verilmesi gereken yerlerinden biri. Bu alanlara faydalı öğeler ekleyerek blogumuzun takipçi ve okunma sayısını arttırabiliriz. Fakat bu alanlara çok sayıda gadget eklenmesi blog tasarımında sık yapılan hatalardan biri. Blogun hızını yavaşlatacağı gibi ziyaretçilerin de kramaşık bir siteyle karşılşmasına yol açar. Sidebar’a sadece önemli ve işlevsel gadgetları eklemenizi öneriyorum.

 

3. Göz Yoran Renkler Kullanmak

 

Her blog yazarı sevdiği rengi blogunda kullanmak isteyebilir, buna bir itirazım yok ama çok parlak ve iddialı renklerin insanın gözünü yoduğu da bir gerçek. Sevdiğiniz rengin yumuşak tonlarını tercih edebilirsiniz.

Renk kullanımında ypılan bir diğer büyük hata da arkaplan rengi ile metin rengini benzer tutmak. Koyu renk arkaplanınız varsa metni açık bir renk seçmeniz gerekir. Kontrast renkler kullanmak yazıyı okumayı kolaylaştırır.

 

4. Okuması Zor Fontlar Kullanmak

 

Şık veya farklı görünmek adına blogda değişik fontlar kullanılması normal. Özellikle de “handwriting” dediğimiz el yazısı şeklinde fontlar çok tercih ediliyor. Belki yazı başlıkları  bu tür fontları kaldırabilir ama içerikte mutlaka basic fontlar kullanmanız gerekir.

 

Font kullanımında dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta ise Türkçe karakterleri destekleyip desteklemesidir. Zira “ı,ğ,ş” gibi karakterli kullandığınızda kötü bir görüntü ortaya çıkabiliyor.

 

5. Sosyal Paylaşım Butonları Kullanmamak

 

Belki çok küçük bir detay gibi gelebilir ama benim gibi beğendiği yazıları soysal hesaplarında paylaşmak isteyen kullanıcılar yazının üstünde veya altında paylaşım butonları görmediğinde zahmete girmek istemiyor ve yazıyı paylaşmakan vazgeçiyor. Soyal medyadan gelecek potansiyel trafiği düşündüğünüzde neler kaybettiğinizi tahmin edebilirsiniz.

 

Blogger’ın knedi sosyal paylaşım butonları hem görsel hem de işlevsel olarak zayıf ne yazık ki. Bana kalırsa Blogger’ın kendi butonlarını kullanmak yerine tasarımınıza uygun butonları yazı başlığının altında veya yazının bitimine eklemek çok daha iyi.

 

6. İletişim Seçenekleri Eklememek

 

İletişim dendiğinde akla ilk gelen şey iletişim formunun olduğu bir iletişim sayfasıdır. Evet blogunuzda iletişim formunun olduğu bir iletişim sayfası mutlaka olmalı ve ana sayfadan iletişim sayfasına en az bir görünür bağlantı vermelisiniz. Ancak iletişim seçenekleri bununla sınırlı olmamalı. Blogunuzun kenar çubuğundaki sosyal medya hesaplarınıza bağlı butonlar veya kutular da bir blog tasarımında olması gereken iletişim seçenekleridir.

 

7. Düşük Çözünürlükte Görseller Kullanmak

 

Görseller bloglarımızın vazgeçilmez öğeleri ve hemen hepimiz çeşitli yerlerde görseller kullanıyoruz. Fakat gerek yazı içerisinde, gerek blogun diğer kısımlarında kullandığımız görseller düşük çözünürlükte, kalitesiz olduğunda kötü bir görüntü ortaya çıkıyor. Bu da blounuzun prestijine zarar veriyor bence.

 

8. Otomatik Çalan Müzik Ve Videolar Kullanmak

 

Çok evdiğiniz bir şarkıyı veya videoya blogunuza eklediğinizi düşünün. Benim de kalabalık bir ofis ortamında blogunuzu ziyaret ettiğimi düşünün. Ciddi bir ofis ortamı, onlarca çalışan, belki, üst düzey yöneticiler ve birden benim bilgisayarımdan yükselen bir şarkı sesi…. Düştüğüm durumu tahmin edebiliyorsunuz sanırım. Belki siz kendinizi iyi hissediyor olabilirsiniz ama blogunuzun size özel olmadığnı, herkese açık olduğunu hatrlayın ve bu tür otomatik açılan multimedya öğelerini kullanmayın.

 

9. Flash Bileşenler Kullanmak

 

Flash öğeler size eğlenceli gelebilir ama pek çok açıdan faydadan çok zararı vardır. Ziyaretçiler blogunuza gösteri izlemek için gelmiyorlar. Bilgiye hızlı bir şekilde ulaşmk istiyorlar. Flash introlar veya animasyonlarla insanların içeriğinize ulsşmasını engellemeyin.

 

Son olarak

 

Evet yaratıcılık, görsellik önemlidir ama blog tasarımı yaparken önceliğiniz ziyaretçiye yardımcı olmaktır. Blogunuzun hedef kitlesini doğru tanımlayın veya bu kitleye uygun sade, kullanışlı bir tasarım için çaba harcayın.

Sabahın ilk saatleri...

Âdet haline getirmemeye kararlıyım, arada sırada bir "günlük" uygulaması yapacağım. Bugün günlerden 31 Ekim Cuma; Riya Tabirleri hayırlı işler diler.

• Mevsimlik işçileri taşıyan midibüs şarampole yuvarlandı, 15 kadın işçi can verdi. Galiba tıka basa doldurmuşlar garibanları o araca. Ağır yaralılar da var, kurban sayısı artabilir. İş cinayetleri konusunda önleyici tedbir herhalde: işe gitmeden öldürmek.

• Antalya'da bir kısım veli, çocuklarının engelli bir arkadaşlarıyla birlikte okumasını istemedikleri için minikleri okula yollamayarak boykot yapıyor. Okul yöneticileri sahip çıkmış ama faydasız. Engelli çocukcağızın sınıfta tek başına fotoğrafı var. Bu yüksek ahlâk-vicdan sahibi veliler engelli çocuğu sınıftan attırmaya çalışıyor. İçimden ettiğim bedduaları buraya yazmıyorum; siz de içinizden geçenlerle eşlik ediverin. Çocuğum olsaydı, bu anababaların çocuklarıyla aynı mekânda bulunmasını istemezdim, öyle diyeyim.

• Dün gecenin haberi ama tatavası sabah yapıldı haliyle. Millî Güvenlik Kurulu, az kaldı kaybedeceği, devletin en üst kurumu konumunu tekrar kazandı. Cumhuriyet tarihinin rekor MGK toplantısından çıkan sonuç bildirisindeki abuk sabuk ifadelerin özü: Tayyip Erdoğan'a kafa tutana bu ülkede yer yok! "Legal görünümlü illegal paralel yapılar" vesair safsatalar başımıza çok iş açabilir; yine de başrol bunlarda değil. MGK'nın bu "kullanımı"yla, "Yeni Türkiye" iddiası tam orta yerinden delinmiş oldu.

Hürriyet gazetesi, Peşmergelerin yemek yediği tesislerden hesabı ödemeden kaçtığını ileri sürdü. Seksen kişinin çaktırmadan hesabı takıp gitmesi imkânsızsa da, bunu böyle yazdığınızda okur gerisini düşünmeden inanıverir. Tabiî soru, bu çamur atmayla ne elde edilmek istendiği; sorun, bunun yalan oluşu. Demirol tesislerinin Kürt sahipleri Peşmergeleri memnuniyetle misafir etmişler ve teklif edilmesine rağmen para almamışlar. Şimdi Hürriyet'i dava edeceklerini söylüyorlarmış. İnsan hangi saiklerle oturup böyle bir şey uydurur? Ve nasıl hayasız olmalı ki bunu yapabilsin? [ EK - Fakat tabiî burası Türkiye olduğu için, bu kadarıyla yırtma şansını vermezler insana. Ben bunları yazdıktan sonra ortaya bir de fatura çıktı. Yani "Hesap ödendi, bu da faturası!" dediler. Hesabı Urfa Valiliği ödemiş, haberin bu versiyonuna göre. "Demirol tesislerinin sahipleri Hürriyet'i mehkemeye verecek" haberini de başka birilerinin uydurduğu anlaşılıyor. Mazur görmüyorum da, en azından onların saiklerini anlıyoruz bari. Kurcalamayacağım, burada bırakacağım. ]

Evet, sizler için sabah saatlerinden bu güzel konuları seçtim. İsterseniz gün içinde bunlara başka bir şey eklemeyeyim. Yoksa ekleyeyim mi?

Dünyanın terk edilmiş en güzel yerleri

Dünyanın En Güzel Yerleri


Her binanın anlatılacak bir hikayesi vardır ancak, bazılarınınki diğerlerinden daha fazladır. Bu haberimizde sizlere dünya çapında terk edilmiş binaların listesini sunacağız.


Bu binalar kazalar, savaşlar, para ya da sadece basit nedenlerle terk edilmişler. Her birinin mutlaka kendine göre bir geçmişi bulunuyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde terk edilmiş binaların listesini aşağıda hepsini sizler için teker teker inceledik.





 



Dünyanın terk edilmiş en güzel yerleri

İtibar mitibar problemleri

Bilmiyordum, üstünden zaman geçtikten sonra öğrendim. Türkiye'nin kaybettiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelik seçiminden önceki akşam, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bütün ülkelerin BM büyükelçilerine bir parti vermiş. Bu gösterişli parti, New York'un dünyaca meşhur Waldorf Astoria Oteli'nde düzenlenmiş. Çavuşoğlu burada davetlilerine, "Allah'ın izniyle, çabalarımızın sonucunu alacağız," demiş. Bu parti herhalde "son gece yedirip içirelim de bize oy versinler" düşüncesiyle değil, bir tür erken kutlama, kazanacağına dair kendinden emin olmanın göstergesi filan olsun diye tasarlanmıştır. Kazanmaktan bu kadar uzak olunduğunu bilmeme anlamına gelir. Burnu büyüklükten mi? Kimbilir...

Böyleyse de dışişleri bakanı yine mâkûl konuşmuş. Çıtayı acayip yukarı koyup kafasına daha yukarıdan düşmesine yolaçan, Başbakan Ahmet Davutoğlu olmuş. BM Güvenlik Konseyi için oy vermeye hazırlanan temsilcilerden kaçı Davutoğlu'nun seçimden önce ettiği şu sözleri duymuş, bilmiyoruz: "Eğer seçilirsek ki, bu büyük ihtimal, dünyada beş yıllık aradan sonra ikinci defa seçilen ilk ülke olacağız. Bu, Türkiye'nin önemini gösterir." Sonuç, 2008'de alınan oyların hemen yarısının kaybedilmesi.

Allahtan, BM'de devletlerini temsil eden büyükelçiler tecrübeli diplomatlar. Yol yordam bilirler. Seçimden sonra gelip bu sözleri hatırlatıp göz kırpma, makas alma gibi terbiyesizliklere kalkışmamışlar. Yoksa bütün bu kabarmış hindi hallerinden sonra bir de üçüncü turda -son turda daha çok oy alan ülke lehine- çekilme teamülünü hiçe sayma nezaketsizliği yapmış bir devlet kendisiyle dalga geçilmesini çoktan hak etmiş. Öyle anlaşılıyor.

Bunları, güncelliği kaçtı diye aktarmaktan vazgeçmiştim. Ama 1000 odalı "Aksaray" görmemişliğinin Batı basınında, inşaatının kaçak oluşu da vurgulanarak ardarda konu ediliyor oluşunu görünce, bu "yaşanmışlıkların" :) onun yanına katılabileceğini düşündüm. Bir devletin uluslararası itibarını neler yükseltir, neler alçaltır, düşünürken işe yarar bunlar.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'mız Kutlu Olsun

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı


29 Ekim Cumhuriyet Bayramı‘nı en içten dileklerimizle kutlarız.


Türkiye Cumhuriyeti‘nin kuruluşunun 91’inci yıl dönümünü Karaman Ermenek‘teki maden ocağında su baskını nedeniyle mahsur kalan 18 işçimizin akıbeti nedeniyle buruk kutladığımız bir günün içerisindeyiz.


29 ekim cumhiriyet bayrami


Her ne kadar içimiz buruk olsa da başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını, Cumhuriyete giden yola hayatlarını adayanları, 91 yıllık cumhuriyet tarihi boyunca vatan savunması için canlarını feda eden şehit ve gazilerimizi anıyoruz. “Allah hepsinden razı olsun”


Yoksulluk içindeki bir milletin, evlatlarını savaşlarda şehit verenlerin ortak eseri olan Cumhuriyetimizin 91’inci yılıSanalfaresi.com yöneticileri ve çalışanları olarak kutlarız.



29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'mız Kutlu Olsun
Belki de sahiden kader bağları..?

Belki de sahiden kader bağları..?

29 Ekim herhalde bundan böyle Kürtler için de çok önemli bir tarih olacak.

Gerçi Kobani'deki direniş kuvvetlerinin komutanı Meysa Abdo'nun (savaşçı adıyla Narin Afrin) New York Times'taki "dünyaya çağrı" yazısı ayın 28'inde (bugün) yayımlandı. Ama üstünden azıcık zaman geçtikten sonra dönüp bakacak olanlar, bu yazıyla Kürdistan Bölgesel Yönetimi Peşmergelerinin Kobani savaşında boy gösterecekleri ilk dakikaları -muhtemelen yarın, 29 Ekim'de- mutlaka birarada düşüneceklerdir.

Abdo'nun yazısı, "Bir şehir İslâm Devleti'ne karşı tek başına savaşmamalı" başlığını taşıyor. (Yazının Türkçesi de burada.)

Kadın komutanın, İD'e karşı ABD önderliğinde kurulan koalisyon başta olmak üzere "dünyaya" seslendiği -ve New York Times'ın bu seslenişe aracılık ettiği- bir yazı için çok uygun başlık. Yalnız altında bir altbaşlık var: "Kobani'nin IŞİD'e karşı savaşına Türkiye'nin koyduğu engel"! İşte bu, NYT aracılığıyla dünyaya seslenebilen Kürt gerillaları görüntüsünü hayli ilginç bir dekor önüne yerleştiriyor.


Meysa Abdo, yazısında, Kobani'de savaşan Kürt güçlerini İD'e karşı koalisyonun hem doğal hem en etkin müttefiki olarak konumlandırıp, NATO üyesi Türkiye'nin bu savaşta ne yapmaya çalıştığını sorguluyor. Abdo, Türkiye'ye düşmanlık beslemediklerini tekrarlıyor. Ve şüphesiz haklı olarak, "Suriye'de İD ile savaşacak tek efektif güç olduğumuzu kanıtladık," diyor, "bize ihtiyacımız olan ağır ve gelişmiş silahları vermek için daha ne bekliyorsunuz?" demeye getiriyor. Kurduğu çerçeveye bakılınca (meali: "Türkiye ile düşmanlık değil ittifak istiyoruz"), ona verilecek mantıklı bir olumsuz cevabın da varolmadığı görülüyor.

Yazı gayet dikkatli, diplomatik bir dille yazılmış, gereksiz hiçbir ayrıntı içermeyen bir metin. Bu niteliğiyle, tam bir "dünyaya sesleniş" işlevi görüyor. NYT'da yeralışı, Kobani dolayımından Kürt güçlerinin dünyaya bir tür takdimi özelliği taşıyor. Böyle bir yazı şüphesiz, tanınmış bir Kürt yazarının, gazetecisinin imzasını da taşıyabilirdi. Ama imza, bir silahlı kuvvet komutanına ait ve bunun elbette özel anlamı var. "Komutan Narin" yani; dahası mı var!

Kobanili direniş komutanının New York Times'ta yazısı çıkmış insanlar arasına katıldığı gün, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin Peşmergeleri iki grup halinde Kobani'ye doğru yola çıktı. Bir grubunun uçakla Urfa'ya geleceği, kamyonlar ve pikaplarla ağır silahlar getiren öbür grubun karayoluyla Habur'dan girip Suruç'a geçeceği söylendi. Peşmergelerin açıklanan güzergahı üzerinde, onları selamlamak, uğurlamak isteyen Kürt halkı sokaklara döküldü. Bu gece veya yarın Kobani'de yaşanacak olan kucaklaşma, Kürtler açısından muazzam bir ulusal birlik simgesi olacak.

Şüphesiz önümüzdeki günlerde siyasî etkinlik hesap ve mücadelelerinin konusu olup yıpranabilecek bir simge bu. Öyle olsa bile, ete kemiğe bürünmüş bir ulusal birlik simgesi; kaderini tayin hasreti çeken Kürt ulusunun zihnine, ruhuna, silinmesi imkânsız bir şekilde yerleşecek. Kobani'de gerçekte neyin olup bittiğini ve artık şehir düşse de bu olan şeyin geri döndürülemeyeceğini umarım Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri ve yurttaşları da günün birinde anlarlar. Yoksa, Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlerin gönlüne salınmış kırıklığın mislini kısacık süre içinde üretmek üzereler.

Şimdilik sözü uzatmıyorum. 29 Ekim... Tuhaf bir denk geliş.

[ EK - Şunu okuyun allah aşkına: "Peşmerge'nin Türkiye geçişinde TSK görev almak istemedi". Nasıl bir direnç bu? Soğuk davranış, itme, öteleme, düşmanlık için en ufak fırsat kaçırılmıyor. "Bakın, şimdi izin veriyoruz, ama sizi tanıyoruz manıyoruz sanmayın ha!" Ankara bu gidişle çok daha zavallıca durumlara düşecek görünüyor. ]

Ermenek kazası - Bilebildiklerimiz

Katliam sektörü yeni kurban peşinde. Karaman/Ermenek'te madeni bu defa su bastı, ben bunları yazarken 18 işçi içeride kalmıştı, akıbetleri bilinmiyordu.

Maden firmasının işçilerini pek seven, pek hassas patron ve yöneticileri olduğu anlaşılıyor. 301 kurbanlı Soma kazasından sonra yapılan yasal değişiklikleri bir şekilde bahane edip, işçilerin yemeğini ve servislerini kesmişler. Maden, zaten, bir ara denetlenmiş, kapatılmış, ceza kesilmiş, yeniden açılmış; Türk-işi bir durum var yani.

Bu yüzden içeride yemek yiyen işçilerin su baskınına yakalandığı söyleniyor. Öyle ama "işçiler bu yüzden öldü" diye teoriler kurmak saçma. Su baskınının ille yemek saatinde olması gerekmiyordu haliyle.

Ama oldu. Daha önce de olmuş. İşçiler, bunun üçüncü su baskını olduğunu söylüyorlar. TEMA Vakfı'nın, bu yöredeki maden işleri hakkında daha önce hazırladığı bir rapor, nitekim, yeraltı sularının sorun olacağı öngörüsünü içeriyor. Yani bölgede yapılacak madencilik için, yeraltı suları diye bir mesele var; öncelikle gözetilmesi gereken. (Raporun PDF'si burada.)

[ EK - "Kaza geliyorum demiş" klasiğine yeni besin kaynakları. Çağdaş Ses'ten Ece Sevim Öztürk'ün haberine göre, kazanın meydana geldiği maden ocağında "su sızması" olduğu için, firma sahibi Saffet Uyar, Soma'da aynı işi yapan, Uyar Madencilik'in sahibi Azmi Uyar'dan yardım istemiş! İki yıl önce, 2012'de. ]

[ EK - Bölgedeki yeraltı sularının muhtemel bir kazayı hazırladığına dair bir başka görüşe göre, madenin beş kilometre ötesine yapılan Ermenek Barajı ve HES'in felakete özel katkısı var: "Ermenek HES'i Madenlerdeki Su Riskini İki Katına Çıkardı". ]

Buna karşılık, beyaz gömlekli Enerji Bakanı Taner Yıldız, Ermenek kazasından sonra mâlûm resmî açıklamalarından birini yaparken, "Sıradışı bir hadise olduğu için normal işletme gücünün üzerinde bir güç lazım," dedi. Bunun sıradan insan diline tercümesi şudur: Bu işletmede böyle bir kazaya karşı gereken tedbir, donanım vs. yoktu.

Nitekim, su tahliyesi için gereken her türlü aygıt-makine ve teferruat, kazadan sonra saatlerce uzaklıktaki başka şehirlerden gönderildi. Her iki saatte bir metre yükselen suların içinde kalmış işçilere bunun ne yararı olacak acaba?

Ve kaçınılmaz soru: Kaza neden oldu? Firma yetkilileri, şüphesiz sorumluluğu başka biryerlere kaydırabilme gayretiyle, "yandaki terk edilmiş maden"i önümüze sürüyorlar. Buradaki birikmiş su bir şekilde bu madene hücum etmiş olabilirmiş falan... Bu, kazanın meydana geldiği madenin sahiplerinin sorumluluğunu daha da artırır. Yanıbaşlarında böyle sabit bir tehlike potansiyeliyle yaşıyor ve işçileri çalıştırıyorlardı, demek. AFAD'ın açıklamasında geçen "boru patlaması" motifi şüphesiz daha inandırıcı. Hangi boru, bilmiyoruz. Ama patlamaması gereken ve patlayabilecek bir boru var; ve patlamış!

Bu arada CNN Türk'te Emin Çapa, içeride kükürt dioksit bulunduğunu söyledi. Bu tabiî, kurtarma çalışmalarını engelleyecek, geciktirecek bir etken. Peki, o gaz o madene nereden nasıl doldu? Yoksa yine bize açıklanmayan bir kaza sebebi mi var? Ufak bir patlama? Kapatılmış bir eski madenin duvarının yıkılması?

Bu yazıyı yayımlamaya hazırlandığım dakikalarda, Bakan Yıldız, gayet umutsuz bir tonda ("memnuniyet duyulacak bir ortam değil"), madenin suyla dolu olduğunu, su boşaltılmadan pek bir şey yapılamayacağını, henüz bir pompanın çalıştığını, ikinci pompanın montajıyla uğraşıldığını, esas güçlü pompaların yolda olduğunu, dalgıçların da Ermenek'e geldiğini söyledi, henüz içerideki işçilerden hiçbirine ulaşılamadığını bildirdi. Yani dalgıçlar da madene girebilmiş değil henüz. Buna karşılık Çalışma Bakanı Faruk Çelik, "bakan arkadaşlarıyla birlikte içeri girip bakacakları" yollu bir fantezi attı ortaya.

Taner Yıldız'ın söyledikleri arasında en vahimi şu: Su seviyesi, işçilerin en son tesbit edildiği yerden daha yüksek gözüküyor.

İzlenimim şu: Su baskını ihtimali bulunan bir madendi, tedbir alınmamıştı, su basarsa bir an önce tahliyesi için gerekli donanım yoktu.

[ EK / 00:45 / Taner Yıldız'ın açıklaması: Su seviyesindeki yükselme durdu gibi. 11 bin ton su var. Üç pompa ile saatte 180-200 ton su tahliye edilebilir, ama ikinci, üçüncü pompa kuruldu mu, çalışıyor mu, bakanın açıklamasından anlayamadık. İçerideki işçilerle ilgili herhangi bir "gelişme" yok. Suyun ne kadarı tahliye edildiğinde işçiler gerçekten aranabilecek, belli değil. İçerideki kükürt dioksit miktarının çalışmayı etkileyecek seviyede olmadığını söyledi bakan. ]

[ EK / 30.10.2014 / CNN Türk'te, "Tarafsız Bölge" programında, facianın yaşandığı maden ocağının planı yayınlandı ve görüldü ki, madenin giriş ve çıkışının olduğu kısıma komşu, terk edilmiş eski maden yeraltı sularıyla dolu. Ve tabiî, bu durum hiç dikkate alınmaksızın çalışma planlanmış ve sürdürülmüş. Diken'in haberinde bunlar özetleniyor. ]

HTC One Bloom 3 konsepti büyülüyor

HTC One Bloom 3 Konsepti


Hasan Kaymak tarafından yapılan HTC One Bloom 3 konsepti oldukça ilgi çekici.


Daha önce HTC M9 konseptleri ile karşımıza çıkan tasarımcı Hasan Kaymak şimdi de HTC One Bloom 3 adını önererek yeni HTC telefonu konsepti görüntülerini yayınladı. Hasan Kaymak tarafından oluşturulan konsept telefonun tabii ki de HTC ile bir alakası yok.


Oluşturulan konsept telefon görünüşe göre Android 5.0  Lollipop işletim sistemi ile çalışıyor ve kavisli köşelere sahip bir tasarımı var. Şık bir metal kasaya sahip olan HTC One Bloom 3 üzerinde çift hoparlör var ve ekran boyutu bilinmiyor.


Konsept sadece tasarımı ile ön plana çıkmış ve özellikleri hakkında bir bilgi mevcut değil.


 






HTC One Bloom 3 konsepti büyülüyor

Bu Almanya bitmiş - öğrenciler bencil olmuş!..

Şimdiye kadar ağırlıkla, yabancılara ve farklılıklara karşı hoşgörülü, sola yatkın bir toplumsal grup oluşturduğu varsayılan Alman üniversite öğrencileri kitlesi bu karakterini kaybediyor, söylendiğine göre. Öğrencilerin en çok önem verdiği alanlar, kariyer ve para pul işleriymiş. Siyasî katılımdansa parasal güvenceyi tercih ettikleri için genel olarak "tutucu" diye nitelenebilecek bir kitle oluşturdukları sonucuna varılıyor.

Bu sonucu ortaya çıkaran, Almanların Basın-Yayın Genel Müdürlüğü diyebileceğimiz fedeal kurumun yaptırdığı bir araştırma. Buna göre, Alman öğrencilerin yüzde 73'ü, hayatta en çok önem verdikleri şeyi "güzel şeylere sahip olabilme" olarak tanımlamış. Yaklaşık yirmi yıl önce bunu önem listesinin başına koyanların oranı aşağı yukarı bunun yarısı kadarmış: yüzde 35.

Şu anda siyasetle "epeyce" veya "çok" ilgilenenlerin oranı yüzde 45'e gerilemiş. Bununla paralel şekilde, parti olarak Yeşiller'i tercih edenlerin oranı da azalmış, Sosyal Demokratları, Hıristiyan Demokratları destekleyenlerinkilerle neredeyse aynı düzeye inmiş. Sebep, Yeşiller'in radikalliği törpülendiği için gençlerin bu partiyi beğenmemesi değil, tam tersi; politikaya ilgi kaybı. Araştırmacılar bu yüzden, öğrencilerin artık "genel olarak solda" sayılamayacağını söylüyorlar.

Esas fenası, gençlerin Avrupa'ya gelen/gelecek göçmenler sorununa yaklaşımları da anababalarınınkine yaklaşmış. Öğrencilerin yarıya yakını, gelen göçmen sayısını aşırı yüksek buluyor, toplumun bu kadarını entegre edemeyeceğini ileri sürüyorlar. Almanya'nın gelecekte yurtdışından getirilecek uzmanlara ihtiyaç duymayacağını söylemeleri de muhtemelen göçmenler konusundaki olumsuz duygularıyla ilişkili.

Der Spiegel'in görüştüğü bir profesör, bencil ve apolitik gençler yetiştirilmesinden yöneticileri sorumlu tutuyor. "Gayri siyasî, anti-entelektüel bir kuşak yetiştiriyoruz," diyor. Dergi, öğrencilere ilişkin araştırmayı aktardığı yazısına, "Yeni öğrenci kuşağı: Temel ders bencillik" başlığını atmış.

Bitmiş kardeşim bu Almanya!..

Twitter Takipçi Kasma

Twitter Takipçi Kasma


Sosyal medya da önemli rol oynayan twitter ülkemiz de her geçen gün daha da önem taşımaya başladı.Bu yüzden gerek şirketler gerek kişiler arasında inanılmaz bir takipçi yarışı başladı.Şirketler yüksek gelirlere sahip oldukları için sanal ortam da takipçi sayılarını oldukça yüksek fiyatlarla arttırabiliyor.Bu yarış ünlülerden tutun mahalle bakkalları arasında bile sürüyor.Her geçen gün gerek illegal gerek legal twitter takipçi arttırma olayları arttı.Bizde sizler için ücretsiz nasıl takipçi arttırılır araştırdık…


Twitter Takipçi Kasma : Yöntemi


Takipçi arttırmanın bir çok yöntemi ve yolu var,biz size en etkili ve en kolay yolunu göstereceğiz.


Ünlülere mention atarak hem onların dikkatini hemde o ünlüyü takip eden kişilerin dikkatini çekersiniz.Böylece eğer insanlar sizin ile aynı fikirde ise sizi takip ederek geri dönüş yaparlar.


Twitter’da çok kullanılan takip edeni takip ederim olaylarına katılabilirsiniz.


Gündem de olan hashtaglere tweet atıp o hashtaga atılan tweetleri favlayarak kişilerden geri dönüş alabilirsiniz.


Bir diğer yöntem ise ki bu biraz sakıncalı, takipçi kazanma siteleri.Bu yönteme sakıncalı dememizin nedeni profil bilgilerinizi tamamen o site ile paylaşacak olmanız.Sizin isteğiniz olmadan başkalarını takip edebilir, retweet ve fav atabilir.



Twitter Takipçi Kasma : Siteleri


Öncelikle size vereceğimiz takipçi arttırma sitelerine referans değiliz.Yani oluşabilecek sorunlarda biz sorumlu değiliz.


takipciyurdu.com : Bu site ile otomatik olarak karşılıklı takipleşebilir sizi kimler takip etmiyor görebilirsiniz.


takipcikazan.org : Bu site ile tek tık ile takipçi kazanabilirsiniz.


Bir başka takipçi kazanma sitesi ise;


socialmediabird.net : Bu site ile de kredi sistemi ile takipçi kazanabilirsiniz.


Biz sizler için Sanalfaresi ekibi olarak twitter takipçi kasma olayını inceledik.Bol takipleşmeler…


 



Twitter Takipçi Kasma

Sosyal Medyada Meyve Eylemi

Meyve Eylemi


Sizlerinde bildiği gibi sosyal medya üzerimden gerek twitter gerek facebook hatta whatsapp ‘da kızlar durumlarını meyve isimleri yapmaya başladı . Meyveli tweetler atmaya başladı. Bunun nedeni ise  göğüs kanseri için başlatılan etkinliği farklı boyuta taşıyıp tekrarlamak. Kadınlar için bu olay cidden çok önemli ve hassa bir konu . Lütfen saygı duyalım ve destek verelim.


Meyvelerin Anlamları


MAVİ KANTARON : Bekâr
ANANAS : Karmaşık
AHUDUDU : Kararsız
ELMA : Nişanlı
KİRAZ : Çıktığı var
MUZ : Evli
AVOKADO : Onun diğer yarısıyım
ÇİLEK : Doğru olanı bulamıyor
LİMON : Bekâr olmak istiyor
ÜZÜM : Çıktığıyla evlenmek istiyor


Meyve Eylemi : Twitter


Twitter’da bir çok kadın kullanıcı meyveli tweetler atmaya başladı ve kullanıcı adlarını değiştirmeye kadar gittiler. Bunun yanı sıra olaydan haberi olmayan erkekler ise “Twitter ana sayfam manava döndü” gibisinden komik tweetler atmaya başladılar.


meyveler1


Meyve Eylemi : Whatsapp


Twitter’da olduğu gibi kızlar whatsapp profil fotolarını meyve resmi yaparak ve durumlarına yazdıkları meyve adıyla beraber ikonunu koyarak eyleme dikkat çekti. Bir çok erkekde kızlara nedir bu meyve olayı diyerek kızlara geri dönüş yaptı.


 



Sosyal Medyada Meyve Eylemi

Perakendeciler Apple Pay ve Google Cüzdan'ı engelliyorlar

Apple bu yıl tanıttığı yeni iPhone ve iOS 8 ile birlikte mobil ödeme sistemi Apple Pay’ı da duyurdu. Ancak perakendeciler NFC aracılığı ile ödeme işleminden vazgeçiyor gibi görünüyor. Büyük perakendeciler, mobil ödeme sistemi olan Apple Pay ve Google Cüzdan’ı engellemeye başladılar.


Bu sistemlere rakip ödeme platformu CurrentC, Merchant Müşteri Borsası (MCX) desteğine sahip ancak, henüz tek bir bankaya sahip değil. MCX’in, Walmart, Target, CVS, Best Buy, Dunkin Donuts, Gap, 7-Eleven ve Sears gibi büyük perakendeciler ile 2012 yılında oluşturulmuş bir ortaklığı bulunuyor. CurrentC, herhangi bir bankaya sahip değil ve önümüzdeki yıla kadar hizmete başlamayacak ama şimdiden MCX ortakları, Apple Pay, Google Cüzdan, SoftCard ve diğer mobil ödeme sistemlerini engellemeye başladı.


apple play



Perakendeciler Apple Pay ve Google Cüzdan'ı engelliyorlar

Google'ın tüm yükü Sundar Pichai'ye veriliyor

Android’in kurucularından ve Android’in babası ünvanını alan Andy Rubin geçtiğimiz yıl Android ekosisteminden ayrılarak yerine Sundar Pichai’nin geçmesini uygun görmüştü.


Sundar Pichai, Google’da Chrome ve Chrome OS ürün yöneticiliği ile Chrome intenret tarayıcısını sıfır noktasından en tepeye taşıyarak oldukça büyük bir işe imza atmıştı. Google’a Google Toolbar ürün yöneticiliği ile başlayan Pichai hem bilgisi hem de “biraz” şansı ile basamakları oldukça hızlı tırmandı.


sundarpichaiwide yeni yönetici


 


Yeni gelen haberlere göre Sundar Pichai’nin Google’da tek adam olacağı duyuruldu. Sundar Pichai’nin Android, Chrome ve Google Apps yöneticiliğinin yanına Google Maps, Google arama motoru, G+ ve Google e-Ticaret bölümlerine de yöneticilik yapacağı Google Başkanı Lary Page tarafından belirtildi.


Her geçen yıl büyüyen bir ekosistem oluşturan Google’da Sundai Pichai bakalım nelere imza atacak?



Google'ın tüm yükü Sundar Pichai'ye veriliyor

Test Post from Sanalfaresi - Teknoloji ve Sosyal Medya Haberleri

Test Post from Sanalfaresi - Teknoloji ve Sosyal Medya Haberleri http://www.sanalfaresi.com

NBA 2K15 Full Torrent İndir

NBA 2K15 Full Torrent İndir




C’ye muhteşem 4K çözünürlük ile gelen Ryse: Son of Rome’da Roma İmparatorluğu’nun kalbine yol alın ve savaşın dehşetini daha önce yaşamadığınız bir şekilde yaşayın. Crytek’in çığır açan oyunlar yapma geleneğini sürdürdüğü Ryse, oyuncuları kadim Roma’nın kanlı sahnesine götürürken PC donanımının da sınırlarını zorluyor. Ryse: Son of Rome mücadelenin, vahşetin ve kahramanlığın hikâyesi.

Ryse: Son of Rome, Roma İmparatorluğu’nu, içinde yaşayan insanları, çatışmaları ve nefes kesen mekânları sinematik bir şekilde sunuyor ve Roma savaşlarına erişilememiş bir detay seviyesinde hayat veriyor.







  • Oyun Adı:                                                         NBA 2K15
  • Dil:                                                                     İngilizce
  • Çıkış Tarihi:                                                    10 Ekim 2014
  • Oyun Sürümü:                                                Reloaded
  • Crack:                                                              Mevcut
  • Boyut:                                                               37 GB
  • Dosya Türü:                                                    Torrent / İso
















  • İşletim sistemi:                      Windows 7, Windows 8, 8.1 (64 bit)
  • İşlemci:                                    Intel Core2 Duo veya üstü
  • Bellek:                                      2 GB
  • Ekran kartı:                             512 MB
  • DiretX:                                      11
  • Disk Alanı:                               50 GB




  • © 2015 MakaleDostu, Tüm hakları saklıdır.

    Ping your blog, website, or RSS feed for Free
    Back To Top